Bu kitap ne okurluk ne yazarlık rütbesinde kendine yer bulabilen bir çevirmenin arada kalmışlığının, gözü açık giden bir babanın çocuksu küskünlüğünün, “çirkin sayılmayan bir adam olmanın ağırlığı”nın ve bir kimlik olarak yazarlığı rütbe gibi taşımanın kara-komik hikâyesi olarak çıkıyor okurun karşısına. Zamanın eğilip bükülebildiği, çok katmanlı yapısıyla zihin dünyamızda bizi oradan oraya savuran bu romanda Ersan Üldes, çevirdiği kitapları yeniden yazarak manipüle eden başkahramanıyla bir yandan da okurluğa, yazarlığa, felsefeye, edebiyata ve yayıncılık dünyasına mizahi ama sert göndermeler yapıyor. “Ersan Üldes’in metni oyuncu ve maceracı. Ünlü bir Alman romancının metinlerini kendi diline çeviren bir tercümanın romanları ‘iyileştirmeyi’ kendine vazife edinmesiyle gülünç sonuçlar doğuyor.” –Larry Rohter, The NewYork Times