Yürümek’te, “yürüme” ve “düşünme” kavramları iç içe geçer, bütünleşir. Oehler, eski günlerde Karrer ile yaptığı düzenli yürüyüşleri üçüncü kişiye anlatırken Karrer’in neden delirdiğini ve Steinhof’a geldiğini açıklar. Karrer için yürümek düşünceyi harekete geçiren, düşüncenin imkân ve ifade bulduğu bir eylemdir. Karrer’in düşüncenin nesnelerle ilişkisini, hareket etmekle durmak arasındaki ilişkiyi anlamak istediği düşünce süreçlerini şöyle tanımlar Oehler: “Karrer’le yürümek düşünce sürecinin kesintisiz sonucuydu.” Evet’te ben-anlatıcının süreklilik halini alan bunalımdan kurtulma uğraşı bir insanın kendini feda etme öyküsü ile kesişir. Baş karakter İranlı kadın, ben-anlatıcının kendisine sorduğu ‘bir gün intihar edecek misin’ sorusuna “Evet” yanıtını verir – her şeye karşın gülümseyerek. Tekrardan doğan nüansı karşıtlıklarla uç noktaya taşıyabilen Thomas Bernhard insan olma duygusunu canlandırırken yıkıcılıktan ödün vermez. Bernhard çağdaş Avrupa yazınının ustalarından... Kafka’nın ve Canetti’nin duyarlığı ardından onunkisi modern edebiyatta en keskin, örnek niteliğinde imgeler ve jestlere en hâkim olanlardan biri. George Steiner