Yaşadığı dönemden bu yana Anadolu halkı Yunus Emre’yi her çağda bağrına basmış, kendinden bilmiş ve hatta kendi gönül dünyasına tercüman kılmıştır. Bu yüzden rahatça söyleyebiliriz ki, insanlar onun gerçek hayatını ne merak etmiş ne de bunu öğrenmeye ihtiyaç duymuştur. Kendisinin eserlerinde belirttiği kadarını bilmek yalnızca Anadolu insanına değil tüm dünya insanlığına yetmiştir, diyebiliriz. Bu sayede Yunus Emre evrensel bir mütefekkir olmuş ve her zamanda varlığını korumuştur.Şiirindeki samimiyet neticesinde onu okuyanlar, hayatını değil daha çok söylediklerini merak etmiş; ne yaşamış sorusundan ziyade neler söylemiş, sorusunu sormuşlardır. Sonuç itibarıyla gerek kendi sözlerinden gerekse nesilden nesle, kulaktan kulağa intikal eden menkıbelerden yola çıkarak, halk zaten Yunus Emre’ye destansı bir hayat hikâyesi oluşturmuştur.