Bütün bir tarih boyunca efendi olarak yaşamış olan Türk Milleti de üstünlüğünü anlamamış olsaydı, Kore’den Avrupa’nın ortasına kadar muazzam araziye asırlarca hâkim olabilir miydi?... Dünyada hiçbir millet Türk milleti kadar hâkim olamamış ve Türk Milleti kadar geniş arazide efendilik etmemiştir. Hiçbir millete nasip olmamış olan bu şanlı tarihi babalarımız bize bıraktıktan sonra bizim de bunun sebebini araştırmamız icap etmez mi?... Muazzam işler görmüş milletler muayyen ideal sahibi olan milletlerdir. İdealsiz çarpışılmaz, idealsiz ölünmez ve idealsiz büyük işler görülmez. Acaba Türk milleti de medeniyet, ilim ve hâkimiyet sahasında önderlik ederken hiçbir ideale hizmet etmedi mi?.. Acaba Türk tarihi bir nehrin tabiî akışı gibi mukadder olan bir seyir mi takip etti?.. Bu suale evet demek, Türk tarihini bilmemektir. Türk kanı Salon’da, Mohaç’ta, Çaldıran’da bir hükümdarın arzu ve hevesi için akmadı. Türk, üstünlüğünü duyan, anlayan ve bilen bir millettir. Onu duymak istemeyen, onun üstünlüğünü anlamak istemeyen milletlere, Türk kılıcının kuvvetiyle bunu duyurdu. Bin On yüz sene evvel Asya’da dikmiş olduğu bir abidenin üzerinde başlılara baş eğdirmiş, dizlilere diz çöktürmüş olduğunu açık bir şekilde yazması bu hâkimiyetini, bu efendiliğini duymuş olmasını göstermez mi?..