Son çeyrek yüzyılda enformasyon ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler medya ile siyasal iletişim arasındaki ilişkiyi köklü bir değişime uğratmış, siyasal iletişim alanındaki eski paradigmalar yeni siyasal iletişim olgularını açıklamada yetersiz kalmışlardır. Yeni enformasyon ve iletişim teknolojileri ya da yeni medya temelde eşzamanlılık, görünürlük, hızlılık, küresellik, gözetlenebilirlik, sanallık, bireysellik ve etkileşimlilik biçimlerindeki artışı kapsamaktadır. Aslında siyasal iletişim alanında yaşanan değişimler, tekno-bilimsel gelişmelerle birlikte toplumsal ve kültürel alanda ortaya çıkan daha kapsayıcı dönüşümün bir parçasıdır. Bu çerçevede günümüzde yaşanan büyük değişimler ütopik ve distopik yaklaşımları eşzamanlı olarak teşvik etmektedir. Bir tarafta M. Castells’in isyan ve umut ağları diğer tarafta M. Foucault ve D. Lyon’un disiplin/gözetim toplumu, bir tarafta J. Habermas’ın iletişimsel eyleme beslediği umut ve kamusal alan kavramı diğer tarafta yankı odaları gibi uzayıp giden kuramsal karşıtlıklar siyasal iletişim çalışmalarına yön vermektedir. Kuramsal ayrışmaların labirentlerinde kaybolmamak, siyasal iletişim alanının hem bütünü hem de bütünle bileşenler arasındaki başlıca temas hatları hakkında temel bir fikir edinmeyi gerekli kılıyor. Bu çalışma, enformasyon ve iletişim teknolojilerinin yol açtığı toplumsal ve kültürel değişimlerin bir parçası olarak medya ve siyasal iletişim arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan yeni süreçleri ve olguları anlamaya ve çözümlemeye çabalayan akademik çalışmalara kuramsal bir yol haritası sunmayı amaçlamaktadır.