Egemenlik olgusunun sadece karasal değil yeryüzü üzerinde uluslararası sözleşmelerle kabul edilen dünya sınırları kapsamında ele alınmasının bir sonucu olarak, denize kıyısı olan ülkelerin kendi karasularında ticaret ve seyrüsefer yapabilme/yaptırabilme ayrıcalığı olan kabotaj hakkını elde edişimizin 96’ncı yılında Ulu Önder Atatürk ve Cumhuriyetimizi bizlere armağan eden dava arkadaşlarını bir kez daha minnetle anıyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Günümüzde ulusal denizciliğimizin ulaştığı konuma baktığımızda; 8.333 km’lik sahil şeridi ve üç yanının denizlerle çevrili olması açısından ülkemiz, en ucuz ve en çevre dostu taşımacılık türü olan deniz taşımacılığını geliştirmek için her türlü avantaja sahipken, bu konuda (her şeye rağmen) yerimizde sayıyor olmamız içler acısı. Yine de, bir ‘denizci ülkenin’ ne yazık ki henüz tüm niteliklerini kazanamamış ‘denizci ulusu’nun bireyleri olarak, Mavi Vatan’ın yılmaz savunucuları gözüyle geleceğe umutla bakmayı sürdüreceğiz. Bir deniz tutkunu Emre Baysoy’un güzel bir şiiriyle açılışını yaptığımız bu sayımızda da yine birbirinden ilginç ve yazarların, sizleri derin düşüncelere sevk edecek biçimde kaleme aldıkları konularla karşınızdayız. Cem Gürdeniz kabotaj konusunu, ulusal deniz kültürümüz bağlamında ele almış. Levent Akson’un ön yazısıyla sunduğumuz Kabotaj konulu gazete makalesi de çok yakında yitirdiğimiz ama kendisini her zaman saygıyla anacağımız Prof. Dr. Rona Aybay’ın kaleminden. İTÜ doktora öğrencisi Bilal Ersin Elikoğlu, deniz iletişim hatları konusundaki stratejinin ilginç detaylarını açıklıyor. Amiral Hakan Ercan, günümüz denizcilik teknolojisinde ulaşılan düzeyi merak uyandıracak bir üslupla sunuyor. Değerli akademisyen Levent Yurga, son günlerde yeniden gündem olan deniz salyasıyla ilgili bilinmeyenlerin yanı sıra yanlış bilinenleri de gözler önüne sermiş. Kaptan Sedat Tenker’in 1915 Çanakkale Köprüsü ile ilgili uyarıları dikkat çekici. Saim Oğuzülgen, Kanal İstanbul ile ilgili yaşadığı bir mahkeme safahatının ayrıntılarını çarpıcı biçimde paylaşmış. Erdal Yazıcı, korsan saldırısına uğrayan M/V Mozart’ta, Başmühendisin yaşadıklarını ilk ağızdan duyuruyor. Mehmet Ali Sökmen, eski adıyla Yüksek Denizcilik Okuluna olan özlemini anılarıyla süslemiş, farklı bir sunum olmuş. Talip Özcengiz, bu sayıdaki yazısında ticaret denizciliği uygulamalarına yönelik deneyimlerini, önerileriyle birlikte yeni kuşaklara aktarıyor. Uzak denizlerde yaşananlar ve bir denizci üzerindeki etkileri Sitem Ateş’in farklı yaklaşımıyla ne güzel betimlenmiş. İstanbul rıhtımlarının tarihini, görsel belgesellerle ve Ali Bozoğlu’nun kendine özgü anlatımıyla okuyacaksınız. Selim Özen, her zamanki ilginç deniz tarihi konusu seçimini bu kez Osmanlı bahriyesinden yapmış. Dr. Ali Cömert, denizcilik/gemicilik bilgilerini artık bizimle paylaşmaya başlıyor. Amiral Cem Gürdeniz’in kaleme aldığı “Kültürü ve Görgüsüyle Denizcilik” eserinin tanıtımını Derya Şerif Yarkın, Prof. Dr. Mustafa Pultar’ın derlediği deniz dili sözlüğü “Denizlük”ün tanıtımını da Ömer Bozkurt yapıyor. Tuğrul Küçükşahin ve Derya Şerif Yarkın’ın dalış tepkimesiyle ilgili yazısını ilgiyle okuduktan sonra, Alptuğ Güney’in kaleme aldığı yazıda ise Orta Çağ’da Baltık Denizi’ne açılacaksınız. Ali Karakul’un, bir kaptanın limana dönüşünü betimleyen şiiri de okunmaya değer güzellikte. Ulusumuzun en yakın zamanda deniz kültürünü benimsemiş ve her yeni günü deniz sevgisiyle karşıladığı mutlu günlere ulaşması dileklerimizle, sizlereiyi okumalar dileriz. Rüzgârınız kolayına ve pruvanız her zaman neta olsun…