Yenge… Ne kadar sık duyduğumuz bir hitap, bir ad. Kadını evlilik ilişkisi üzerinden tanımlayışıyla, onun “sahipli” olduğunu vurgulayarak “korumaya” almasıyla, ataerkilliğin bir alâmeti. İçerdiği hürmet ifadesi, “yenge”nin kendinden ziyade onun eşi olan “abi”ye mi yönelik aslında? Yengeliğin de kendince bir ağırlığı, bir saltanatı, bir cumhuriyeti yok mu ama? Yenge “makamının” kadınlar arası ilişkilerdeki hükmünü de düşünürsek… Yenge hitabının binbir anlamı… Yengeliğin “hukuku”, konforları ve tekinsizlikleri… Yengelerin akrabalık ilişkilerinin keşmekeşiyle baş etme stratejileri… “Korkunç Yenge” imgesi… Korkulan, şefkat duyulan, minnet edilen, hayran olunan, arkadaş olunan yengeler… Edebiyatta, sinemada ve televizyon dizilerinde yenge tiplemeleri… Kürtlerde yengeliğin “jinbra” (küçük kardeş ya da ağabey eşi), “jinmam” (amca eşi), “jinxal” (dayı eşi) kategorileri… “Yenge” mertebesini asla elde edemeyen “madam”lar… “Yengelik realitesi” üzerine zevkli denemeler… Kiraz Akın, Cihan Aktaş, Sema Aslan, Ethem Baran, Fatma Barbarosoğlu, Funda Şenol Cantek, Mustafa Çiftci, Leyla Burcu Dündar, Deniz Erkul Düzgün, Rita Ender, Mahir Ünsal Eriş, Adem Erkoçak, Hüsrev Hatemi, Sema Karabıyık, Ercan Kesal, Ender Özkahraman ve Metin Solmaz’ın katkılarıyla