Korona virüs salgını nedeniyle hayatımızın akışı değişti. Hareket alanımız daraldı. İletişim farklılaştı. Dijital dünya hayatımızda çok yer almaya başladı. Samimiyetin göstergesi olan tokalaşma, sarılma, öpüşme gibi temaslarımız sosyal mesafeye kurban gitti. Korona virüs sadece ilişkilerimizi değil kavramlarımızı, duygularımızı düşüncelerimizi de etkiledi. Zorunlu olarak evde kaldığımız vakitlerde “Zorunlu İnziva Günlüğü” başlığıyla yazılar yazdım. İnsani bir bakışla yaşananları not ettim. Sonra Covid-19’a ben de yakalandım. Yoğun bakımda yattım. Hastanede yaşadıklarımı ve neler hissettiğimi “Covid Günlüğü” başlığıyla yazdım. Korona günlerinin getirdiği çaresizlik ve acıları “ti”ye alarak mizahını yaptım. Tarih elbette bu günlere ait resmi bilgileri kaydedecektir. Ama bir insanın yaşadığı duygular çok özel ve özgün olup ancak bir edebiyat eserinde kendini gösterebilir. İşte bu nedenle deneyimlerimi, duygularımı ve düşüncelerimi hem çağdaşlarıma hem de gelecek nesillere aktarmak istedim. Kitap böyle doğdu. Bu zamanda yaşayan ve kitabı okuyanlar mutlaka kendilerinden bir şey bulacaklar, hüzünlenecekler ve güleceklerdir. Kitabı okuyanlar pandeminin biz insanları aynı safta birleştirerek bizleri nasıl duygudaş yaptığını fark edeceklerdir.