1937 yılında Nevşehir’de başlayıp Niğde’de geçirilen lise öğreniminden sonra Ankara’da devam eden, oradan da İstanbul’a uzanan bir hayat. Bu hayatın içinde neler yok ki! Artık pek az örneği kalmış taş evler, cin çıkaran hocalar, eldeki imkânlarla yürütülen ve daha sonra gelişerek Türkiye’de bazı ilklere imza atan fotoğrafçılık, sinemacılık, tiyatroculuk ve gazetecilik faaliyetleri, resim dersi alırken yaşanan dramlar, yutarcasına okunan kitaplar, hayatın öğütüp yıllar sonra insanın karşısına çıkardığı haylaz arkadaşlar, ciltçilik, üniversite yıllarında şekillenen siyasi görüşler, Menderes döneminin son yıllarının ve 27 Mayıs darbesinin çalkantılı günleri, eğlenceli ve maceralı bir Yugoslavya seyahati, ABD Türkiye Büyükçelçisi Komer’in ODTÜ’de yakılan arabası, Nurhak Dağlarında öldürülen öğrenci lideri Sinan Cemgil ve arkadaşlarıyla yakın dostluk, ünlü şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in eserlerinin oluşum hikâyesi ve sakladığı bazı sırlar, Ankara ve İstanbul’da reklamcılık sektöründe pek çok ilke atılan imzalar, Türk kültür hayatına büyük eserler kazandıran bir yayınevi ve daha neler neler. Türk reklamcılık sektörünün önde gelen isimlerinden Şahin Tekgündüz’ün anıları, Cumhuriyet devri Türkiye’sinde İç Anadolu’da bir memur çocuğu olarak başlayıp çalkantılı ve fırtınalı bir yolculukla İstanbul’da reklamcılık sektöründe devam eden hayatını aktarırken o dönemin Türk siyasi tarihi ve iş dünyasına da ışık tutuyor. Yaşadım Diyebilmek, Türkiye’de örneği nispeten az görülen “meslek hayatı tarihi”ne güzel bir örnek.