Yaratık, günümüz İngiliz edebiyatının en ilginç ve en çarpıcı gerilim romanlarından biri. Tıpkı Dostoyevski’nin romanlarında olduğu gibi, insanı saran paradokslarla dolu etik bir derinliğe, ama aynı zamanda da, Fowles’ın virtüözlük düzeyindeki hikâye anlatma tekniğinden kaynaklanan soluk kesici bir sürükleyiciliğe sahip.Yazarın zihninde aralıklarla beliren ve gitgide vücut kazanan, tuhaf bir imgedir anlatılan. Soğuk, karanlık bir ilkbahar gününde, sonsuz kıraç toprakların ufuk çizgisinde yol alan küçük bir atlı kafile imgesi... gizemli bir kadının da dahil olduğu bu kafilenin bilmecelerle dolu yolculuğu... ve yolun sonundaki beklenmedik ölümün ardından gelen sorgulama... Sıradan bir polisiye olayın ötesine uzanıp metafizik boyutlara erişen ve bilimkurgusal tınılar da taşıyan girift bir anlatı.Çağdaş İngiliz edebiyatının en önde gelen yazarları arasında sayılan John Fowles, Victoria dönemi İngiltere’sinde geçen Fransız Teğmenin Kadını adlı ünlü romanında olduğu gibi, yine tarihsel bir arkaplanı romanına fon olarak seçiyor. Ama, amacı kesinlikle klasik anlamda tarihsel bir roman yazmak değil. Sade yaşantılarıyla kilise kurumunun otoritesine kökten karşı çıkışlarıyla tanınan, İsa’nın dünyaya yeniden bir ‘kadın’ olarak geleceğini ileri süren, gündelik hayatlarında komünizan öğelere rastlanan, yoksulluğu ve cinsel perhizi savunan Shaker mezhebinin öğreti ve pratikleri üzerine temelleniyor roman. Ancak Fowles karşımıza, geçmişe gelecekten bakan ve o zamanın zihniyetini çağdaş bireyin moderniteyle yüklü, son derece karmaşık görüş açısından değerlendiren bir yazar kimliğiyle ortaya çıkıyor Yaratık’ta. Bir yandan, XVIII. yüzyıl İngiltere’sinin toplumsal tabakalaşmasına, törelerine, sınıf atlama yapılarına ilişkin çok ilginç ayrıntılar ortaya koyarken, bir yandan da, kurmaca bir yapıt meydana getirdiğinin bilincinde bir yazar olarak, salt bu toplumbilimsel verilerle yetinmiyor ve olağanüstü hayalgücünü, sürükleyici hikâyeler anlatabilme yeteneğini seferber ediyor.1985 yılında Fransa’da en iyi çeviri roman seçilen Yaratık, insana hummalı bir okuma keyfi tattıran, elinizden bir an olsun bırakmak istemeyeceğiniz, o ender edebiyat başyapıtlarından biri.“Fransız Teğmenin Kadını’yla birlikte okunabilecek bir kitap. Ama deneysel açıdan daha cüretli ve sanatsal başarı açısından daha dikkate değer.” Anthony Burgess / Observer.