Varlığının amacını önce bir salıncakta arayan küçük Simay’ın büyüdükçe anlam arayışını devam ettirmesinin hikâyesidir yazılanlar. Simay, anlamı bazen kehribar sarısı bir yaprakta, bazen gecenin sessiz çığlığındaki yakamoz esintisinde, bazen kabuğundan yeni çıkmış bir carettanın umudunda, bazen kehribar sarısı çürümüş yaprakların zaman hafızasında, bazen bir deniz kabuğunun altın rengi çizgileriyle güneşten depoladığı enerjisinde, bazen de gece sabaha varırken ortaya çıkan kızıl şeritte arar. Varış nedir ve nereye götürecektir onu bu yolculuk? Doğum, ölüm, umut, zıtlık, nefes, nefs, arınma ve varlık felsefesine dair daha nice kavram, yazarın derin ve sarsıcı bakış açısıyla okura meydan okuyor adeta. “Hafızamızın kodlarında diğer varlıkları da kodlamamızın nedeni, mikrokozmos olarak her şeyin, evrenin hafıza kodlarına sahip olmasından kaynaklıydı. Bütün canlılar döngünün parçasıydı. Hepsi birbirine bir şeyler öğretmenin peşindeyken, insanın bu aymazlığı niyeydi? ‘İşte bilinç!’ dedi kendi kendine.”