“Necmi, çocuğu düşündü bir an. Naci’nin siyah çerçeveli gözlüğü gözündeydi bu kez. Renksiz camlarınardından nazik bir yüzle küçük bir an baktı karşısındakine. İnce bir kâğıda sarmaya başladı aspirinkutusunu. O, aspirini sararken Necmi, kabanının cebindeki elini yavaş yavaş çıkardı. Hâlâ kararsızgibiydi. Gözleri bir şey göremedi saniyenin binde biri kadar bir süre. Naci, başını kaldırıp küçük paketiuzattığında namluyla karşılaştı.”Uykusu Derin Şehir, bir dönem romanı. Çağımızdaki en önemli sorundan yola çıkarak birey olamamışinsanın, toplumsal değerlerini kişisel duyguları için harcayan, gittikçe yalnızlığa savrulan bir insanınaçmazını anlatıyor Hidayet Karakuş. Yalın, çarpıcı bir anlatım, mekik gibi işleyen bir kurgu...