Bu bir özürdür tüm gidenlerden. Hep mi böyleydi, biz mi yarattık yalnızlığı? Bölüşemediğimiz neydi tam da paylaştık derken? Yaralarımıza kabuk olduk sanmıştık oysa. Değmiştik çocukluk şımarıklıklarımıza, Anne babalarımızın açtığı derin kuyuları gezmiştik gülerek, ağlayarak… Başka sevdalarımızın üstünden geçmiştik bir bir. Yeni bir pencere bulmuştuk içimizdeki özlemlere açılan. Hafiflemiştik, varlığı keşfetmiştik. Yarın daha az korkutuyordu, eski yaraların izleri kapanıyordu. Galiba bir olurken diğerimizi unutmaya başladık. Aynı yanlışlara düşerken görmedik yeni yaralara kucak açtığımızı. Özeni yitirdik pencere kapandı. Bir çizik daha attık kendi sözlerimizle çizdiklerimizin üstüne. Yara ne renk olur, kabuğu ne renk? Unutmanı dilerdim unutabilmek için.