Tarihsel arka planda çalışma kavramı, içinde bulunduğu çağın tipik özelliklerini yansıtmıştır. Tüm dönemlerin çalışma kavramı ise şu noktada buluşmuştur: Hayatta kalabilmek için çalışmak. Ancak 20. yüzyıl, sözkonusu kavramın farklı bir boyutunu ortaya koymuştur. Bu yüzyılda çalışma, gerek uluslararası gerekse ulusal ortamlarda anayasal bir ilkenin gereği olarak gündemde yerini almaya başlamıştır. 20. yüzyılın sahne olduğu bir diğer gelişme, çalışma hayatının bir organizasyon çemberinde sürdürülmesidir. Anayasalarında çalışma hakkını kabul etmiş tüm devletler için bu organizasyon, çalışma hayatının can damarı sayılmıştır. Bu noktada Türkiye’nin hikâyesi, II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında başlamıştır. Yeni dünya düzeninde konumunu belirlemek üzere harekete geçen Türkiye’nin bu çabaları iç dinamiklerle birleşerek çalışma hayatında önemli sonuçlar doğurmuş, 1945 yılında çalışma hayatının örgütlü dönemi yani Çalışma Bakanlığının kuruluşu gerçekleşmiştir. Bu kitap 1945-1983 yılları arasında çalışma hayatının niceliksel ve nitelik bakımından analizini yapmaktadır. Analizde; mevcut iş kolları ve çalışan işçi sayısı, işçi yaşamının maddi idame aracı ücretler, birçok çağın sosyal hastalığı işsizlik, işçi sigortaları, iş uyuşmazlıkları ve uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin rolü, iş kazaları, meslek hastalıkları gibi birçok unsur ele alınmaktadır. Bu unsurların değerlendirilmesi Çalışma Bakanlığın yol gösterici, arabulucu, yapıcı bir rol kazanıp kazanmadığının anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.