Pera ya da şehrin Frenk kısmı, İstanbul’da hep biraz ayrıksı olageldi. Yabancı dillerin, Batı kültürünün, entelektüelliğin, sanatın ve bohemliğin yarı mitik merkeziydi. Bir anlamda Paris’in yansımasıydı ya da Beyoğlu ahalisinin bir gözü bir kulağı hep Paris’teydi. Çağdaş Türk edebiyatına dair çok sayıda çalışması olan Timour Muhidine, Türk Boheminde Bir Cevelan’da, edebiyatçılarla sanatçılar için daima çekim merkezi olan şehrin bu “bohem” kısmını, geniş bir tarihsel perspektiften ve Türk edebiyatının değişimini izleyerek mercek altına alıyor. Fransa ile Türkiye’nin edebiyat alanındaki ilişkilerini zengin bir malzemeyle ve belgelere dayalı olarak sunuyor. Enderunlu Fâzıl’ın Galata’daki Frenk güzellerini konu edişinden Yahya Kemal’in Paris’ten babasına attığı kartpostallara, Abidin Dino ve Nâzım Hikmet’in Paris maceralarından, Ferit Edgü gibi 50 Kuşağı yazarlarının kendi eserleri yanında Fransızcadan tercümelerine; uzun bir dönemin hikâyesini, iki şehrin geçirdiği dönüşümler, hiç bitmeyen karşılıklı gidiş gelişler, eserler ve insanlar üzerinden okuyoruz. Alla turca bohemin Taksim’den Karaköy’e uzanan merkezi; öğrenci, sürgün ya da maceracı olarak Paris’e yolu düşenlerin İstanbul’daki buluşma noktası Beyoğlu, Muhidine’in çalışmasında, edebiyat hayatının ve Fransa ile iletişimin şifrelerini de birikimini de içinde barındıran bir alan olarak çıkıyor karşımıza.