Mezarlık selvileri upuzun, yemyeşil. Ölenlerin yaşamaya çalışırken; tarlalarda, inşaatlarda, uzun yokuşlarda nefesleri ile yordukları akciğerleri, dayanamayıp kendilerini içkiye vurduklarında çürüttükleri karaciğerleri, karınlarındaki kelebekleri uçuran aşklarına ev sahipliği yapmış kalpleriyle beslenip serpilmişler. İncecik yaprakları, dallarıyla kendilerine öyle sıkı sarılmışlar ki ne rüzgâr ne yağmur onları aralayabilir. Belki de diğer çocukların mezarlıkların korkunç olduğu yalanına kandıkları gibi onlar da korkudan böyle durmuşlar. O korkmuyor. Niye korksun ki? Burada babası var, ona geliyorlar… Oya Özgür, Ötekiler’den sonra şimdi de iki öykü kitabı Tren Hikâyeleri ile okurlarının karşısına çıkıyor. Masalsı öğelerin, dil hünerleriyle birlikte harmanlanarak okura sunulduğu keyifli bir okuma deneyimi sizleri bekliyor.