İyi ki hekimler var! Ama biz kendimiz sağlığımızı korumayı öğrensek daha iyi olmaz mı? Bir hastalığımız varsa tedavi olabilmek büyük bir lütuf ama asıl sağlığı korumak daha önemli değil mi? Neden asıl bunu öğrenmiyoruz? Neden tıp fakültelerinde hastalıkların nasıl tedavi edileceği öğretiliyor da sürdürülebilir bir koruyucu hekimlik daha az vurgulanıyor? Peki sadece bedene bakarak sağlıklı kalmak mümkün mü? Ruh ve zihin sağlığı beden sağlığını nasıl etkiliyor? Hastalıkların şifasında hangi kaynaklara yönelmeliyiz? Ne yaparsak sağlıklı kalır, genç yaşarız? “Doktorların yaptığı en büyük hata, ruhu düşünmeden yalnızca bedeni tedaviye teşebbüs etmek.” Platon’un bu sözü 50 yıllık deneyimli hekim Dr. Behice Özev’in kitabının özünü oluşturuyor. Hastalıksız bir beden, titreşimsiz bir nefes, stressiz bir zihin, kısıtlamalardan özgür bir akılla yaşayabilsek daha mutlu daha keyifli bir ömür sürmez miyiz? Dr. Behice Özev işte bu kitapta ‘tıp fakültelerinde öğretilmeyen’ sağlık bilgilerini okura açıyor? Neden hastalandığımızı, düşünce ve duyguların hastalıkları yaratmada ve iyileştirmedeki rolünü anlatmakla kalmıyor, sağlıklı kalmak için beslenmeden harekete, kadim öğretilerden modern bilgilere, meditasyondan nefes tekniklerine hayat kurtaran reçeteler veriyor. Bu kitaba ulaştığınız için çok şanslısınız. Çünkü tıp fakültelerinde öğretilmeyen ancak öğretilmesi gerekenleri öğreneceksiniz. Yazar Hakkında: Behice Özev, 1948 yılında Kayseri’de doğdum ve Kayseri Lisesi’ni bitirdim. 1973 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldum ve sınıf arkadaşım Erhan Özev’le evlenip Almanya’ya gittik. 1,5 sene “iç hastalıkları” bölümünde asistan olarak çalıştıktan sonra “anestezi ve reanimasyon” uzmanlık eğitimine başladım. Uzmanlığım bitince başasistan olarak göreve devam ettim. 1983 yılında eşim ve Almanya’da dünyaya gelen oğlum Ata ile ülkemize döndük. 1983 Ağustos ayında kızımız Arzu dünyaya geldi. Türkiye’de çalışmalarım anestezi mesleğiyle sınırlı kalmadı. 14 yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde (B.Ü) kurum doktorluğu, çocuk yuvası sorumluluğu, sağlık yöneticiliği, sağlık danışmanlığı ve öğrenci burs koordinatörlüğü yaptım. Daha sonra İstanbul Üniversitesi’ne (İÜ) atandım. Öğrencilerin sağlık ve sosyal sorunlarıyla ilgili rektör danışmanlığı yaptım. Çalışmalarım öğrenci yurtları üzerinde yoğunlaştı. İÜ Avcılar kampüsündeki 1500 kişilik öğrenci yurtlarının reorganizasyonu adeta mastır çalışmam oldu. Bir eğitim yılı süren bu çalışmalarımda değerli hocalarımız Prof. Dr. Türkân Saylan ve Prof. Dr. Selçuk Erez’den destek aldım. Daha sonra kamu görevinden emekli oldum. Emekli olur olmaz o yıl yeni açılan özel Sabancı Üniversitesi sağlık merkezi ve öğrenci yurtları sorumlusu olarak göreve başladım. Bir yıl sonra sağlık ve ailevi nedenler dolayısıyla istifa ederek ayrıldım. Sağlığımı yeniden kazanmanın yollarını ararken, tıp fakültesinde öğrenmediğim konularla karşılaştım. İnsan ve insan sağlığı hakkında bizlere öğretilmeyen bu konular sayesinde sağlığıma yeniden kavuştum. Bundan sonraki emeklilik yıllarımı, “tıp fakültesinde öğretilmeyen sağlık” konusuna adadım ve bu konuları tıp bilgilerimle harmanlayıp bu kitabı yazdım.