Bir tilki iz sürerken hangi yolları kullanır? Peki ya bir yazar? Tilki, kalıplara uyan bir roman değil; farklı zaman dilimlerinde, farklı coğrafyalarda dolaşan, edebiyatın ve tarihin izini suren girift bir anlatı. Dubravka Ugrešić, Sovyet sansurunden Batı edebiyatının kalıplarına kadar pek cok farklı hikayeyi ustalıkla birbirine bağlıyor; sansurun golgesinde kaybolan sozcukler, surgun yazarların izleri, Nabokov’un kelebekleri ve edebiyatın zamansız direnişi bu hikayede buluşuyor. Kimi zaman ironik kimi zaman melankolik ama daima keskin bir yaratıcılık ile yazılmış bu metin, edebiyatın hayatta kalma mücadelesini ve anlatıcının varoluşsal seruvenini gozler onune seriyor. Modern edebiyatın en cesur seslerinden Dubravka Ugrešić’in kaleminden cıkan Tilki, anlatı sanatının sınırlarını zorlayan, zekice kurgulanmış bir eser. Edebiyatın ozgurluğunu, kayboluşunu ve yeniden doğuşunu keşfetmek icin… Hepimiz birer dipnotuz, pek çoğumuz hiçbir zaman okunma şansı bulamayacak, her birimiz yaşamımız için, bir dipnot hayatı yaşamak için, tüm gayretlerimize rağmen nihayetinde mecburen batana dekyüzeyde kalabilmek için acımasız ve çaresiz bir mücadele içindeyiz. Her yerde ve sürekli olarak varoluşumuzun, boşluğa ve hiçliğe karşı mücadelemizin izlerini bırakıyoruz. Ve anlamsızlık ne kadar büyükse mücadelemiz o kadar şiddetli oluyor.