Fransız reklamcı Jacques Seguela’nın “Televizyon, insanların günlük gevezeliğidir.” dediği tarihin üzerinden çeyrek yüzyıldan fazla zaman geçti. Fakat bu süre içinde Seguela’nın sözünü ettiği hakikat değişmediği gibi dönüşerek alanını da genişletti ve gevezelikten öte, tortulaşmış bir yaklaşımla, kuşatıcı bir düşünsel gelenek halini aldı: Kısa sürede modern çağın en yaygın, en görkemli ve en egemen iletişim aracı haline gelen televizyon, toplumların nasıl konuşacağından nasıl yönetileceğine, kimin hangi rolü oynayacağından kimin kahraman, kimin düşman haline getirileceğine kadar, toplum yaşamının her alanına müdahale eden, hatta siyasal süreçleri dahi yönlendirebilen bir araca dönüştü.