Bir eylül sabahı, şafak vaktiyle beraber, Türk hilali, üzgün İzmir’e neşe getirdi. O gün, büyük kurtarıcı ile esaretine nihayet verdiği Türk kızı karşı karşıya oturdular. Sonra büyük misafiri ve onun kıymetli arkadaşlarına izaz ve ikram etmek, onlara temiz ve medeni bir hayat yaşatmak, yorgunluklarını dinlendirmek için çarpan mini mini kalp, birden bütün varlığını kuvvetli bir ateşin sardığını hissetti. Seviyor ve seviliyordu... Fakat, vazifesini; vatanına, kadınlığa, kendi şerefine medyun olduğu vazifelerini ihmal etmiyordu dünkü zafer kızı… Bu suretle dünyanın, tarihin en büyük ismini taşımaya muvaffak oldu.