Evrenin ve insanlığın akıl almaz serüvenini, yaratılışın ilk anından başlayarak, Yaratıcı’nın kendisinden dinlediğinizi hayal edin. İşte FrancoFerrucci bunu yapmış ve ortaya büyüleyici bir roman çıkmış... Ferrucci’nin şefkatli ve unutkan Tanrısı, kendini evrenin muazzam boşluğunda yapayalnız bulduğu anda başlayan bir yazgıyı, bütün iniş çıkışlarıyla birlikte, unutulmaz bir hikâyeye dönüştürüyor. Bir bakıma herkesin, her canlının, bütün yeryüzünün hikâyesi bu... Evrenin Hikâyesi her şeyden önce bir yalnızlık destanı; çünkü yalnızlıkların en katlanılmaz olanını, Tanrı’nın mutlak ve aşılmaz yalnızlığını anlatıyor. Bu kahredici yalnızlıktan bir çıkış yolu arayan Tanrı sonunda yerküreye hayat verir, “evrenin doğurduğu umut çiçeği”ne... Yaratıcısının tutkuyla sevdalandığı bu yeşil ve mavi gezegenin, aynı zamanda dizginlenemez bir yıkım enerjisiyle dolu olduğu çok geçmeden anlaşılacaktır: Söz dinlemez yerküre, yaratıcısının şaşkın bakışları altında kendi yoluna gider. İnsanoğlu doğduğu zaman, Tanrı’nın umutları bir kere daha canlanır: “Zulüm” ve “vahşeti” yeryüzünden silmesine yardım edecek belki de odur!.. Bundan sonrası ne yazık ki bir hüsran hikâyesidir. En sevdiği varlığıyla Tanrı arasındaki ilişki, hüzün ve hayal kırıklığıyla gölgelenmeye mahkûmdur, hem de sonsuza kadar. İnsanlığın etkili çoğunluğu, Tanrı’nın “sevgi” ve “iyilik” dolu bir dünya özleminin gerektirdiği sorumlulukları üstlenmenin sıkıntısına girmeyecek, “zulüm” ve “vahşet” üretmeye devam edecektir. Üstelik Tanrı’nın başka hiçbir yaratığına vermediği “aşk” yetisine rağmen... Böylece binlerce yıllık arayış sonuçsuz kalacak, “kötülüğün” ve “acının” kaynağı bulunamayacak, “bilgi” ve “güzelliğin” hüküm sürdüğü bir dünya yaratılamayacaktır... Tanrı’yla kişisel ilişkiniz ne olursa olsun, iyiliğe ve geleceğe gizli gizli inanmak isteyenlerdenseniz, bu hazin hikâyenin aklınızda ve yüreğinizde derin bir iz bırakacağına hiç kuşku yok. Bu hikâye, kendi sorumsuzluklarımızın hikâyesi çünkü... “Evrenin Hikâyesi, binlerce yıllık dinsel ve felsefi düşünceyi bir araya toplayan, büyük ilgi ve övgü uyandırmış, oyuncul, harikulade ve karşı konulmaz bir kitap. Ne mutlu okura, çünkü Tanrı’nın uzun uykusuzluğunun öyküsü olan bu kitap ona uykuyu unutturacak... Olağanüstü.” Umberto Eco