Henüz bir çocukken dünyanın altını üstüne getirmeye ve savaştan döndükten sonra Penelope’siyle birlikte bu hayalini gerçekleştirmeye karar veren John Freely’nin o destansı hikâyesini okuyoruz bu kitapta. Homeros’un Odysseia’sı ile kendi gönüllü sürgünlüğü arasında bir köprü kuran yazar bizi Brooklyn, İstanbul, Atina, Venedik, Londra ve nice şehirde bir yolculuğa çıkarıyor. Sürgün Sanatı, bir hayaller, hayatlar ve yitip giden güller kitabı. “Ziyadesiyle ilgi çekici ve pek iyi kaleme alınmış bir otobiyografi.” –Robert Carver “Kendi deyimiyle her daim ‘rüzgâra karşı yelken açan’ John Freely, İstanbul ve Atina’nın yorgun şehirlere dönüşmeden önceki altın çağlarına dair muhteşem bir portre sunuyor.” –Philip Mansel “Bu kitabı okumanın tek tehlikesi, böylesine büyüleyici bir hayata gıpta etmek olacaktır.” –Stephen Kinzer