Kent insanın yakasını bırakmıyor. İliklerine işliyor, kimliğinin bir parçası hâline geliyor. Terk etmek dahi mümkün olmuyor; gittiği, tanıştığı tüm yeni kentlerde de aidiyet hissettiği şehrin izlerini arıyor insan. Her köşe başını döndüğünde sanki tanıdık bir yer göreceği hissiyle arşınlıyor bazen sokakları. Şehir, aynı zamanda ilham perisi oluyor, şairlerin, edebiyatçıların, müzisyenlerin, heykeltıraşların… Şehir, aynı zamanda insan ruhsallığı gibi katman katman; bilinçdışının dehlizlerinden ideal benliklerin gökdelenlerine kadar, yüzyıllar boyunca barındırdığı insanoğlunun hem yüceltme sahnesi hem de saldırganlığının oyun alanı oluyor. İnsanoğlu, kimi zaman ölümsüzlük arayışıyla abideler dikiyor, sonra içindeki ölüm dürtüsünün etkisiyle bunları yine kendi eliyle yıkıyor. Suret’in bu sayısında da “şehir” temasını hem insanın hem de toplumların ruhsallıkları ölçeğinden ele almayı amaçlıyor ve hem de okuyucuları kültürün doğayla kurduğu ilişkiden, şehrin çeşitli köşelerinin hafızamızın emanetçisi olmasına şehri birçok farklı bağlamda düşünmeye davet ediyoruz. Yazarlar: Ayşenaz Akbay, Ceren Korulsan, Derya Gökalp, Gül Kaçmaz Erk, Hakan Kızıltan, M. Işıl Ertüzün, M. İrem Temel, Mesut Tufan, Mickael Labbe, Sanem Tayman Eksin, Seda Naniç Zeybek, Sinem Acar, Yavuz Erten