“Ankara Manzarası” tablosu, Ankara’nın resmedildiği en eski tablo olarak biliniyor. Hollanda’daki Rijksmuseum envanterine kayıtlı olan ve ressamı bilinmeyen bu eserin 1970 yılına kadar Halep şehrini tasvir ettiği düşünülüyordu. Fakat Prof. Dr. Semavi Eyice, 1970 yılında tablonun Ankara’yı tasvir ettiğini belgeledi. Yazar da tablodan vardı 17. yüzyılın yarısına, tarihin penceresinden yazdı hikayesini. Var varanın, sür sürenin baykuşu çoktur viranenin. Hak dost, veli dost. Babamdan kaldı eski bir post. Ben dikerim o sökülür, arasına bir pire sokulur. Tuttum pireyi Engürü’ye yolladım. Bekledim bekledim gelmedi. Ardından Bedizci’yi yolladım. Çıktım Hacı Bayram’a dilek diledim. Bir sinek vızladı indi Kirazlı Dere’ye. Tiftiği yükledim doksan dokuz deveye. Fırçamın ucu kırıldı Kadı’nın kızına bakarken. Bir de hançer yedim sinemden. Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim. Suyu kana kana içtim Ters Kitabeli Çeşme’den. Seyreyledim Kale’yi Rasat Tepe’den. Surlar sır, sırlar tablo oldu.