“...ve işte insanlar bu şekilde 'Tanrısallaşıyor.'Şimdi beni anlıyor musun?”Teknoloji, internet ve sosyal medya sayesinde eşi benzeri tarih boyunca görülmemiş bir veri akışı yaşamaktayız. Tanrı birçok dinde ve inanca göre “yaratıcı”dır. Lakin sosyal medya ve iletişim araçlarının yaygınlaşması sayesinde herkes bir şeyler 'yaratır' hâle geldi: Dijital içerik. Teknoloji ve iletişim araçlarına kutsal bir varlık hatta Tanrı muamelesi yapıldı. Sonsuz “yaratma” döngüsü, insanlarda Tanrı kompleksine sebep oldu. Çünkü ürettikleri şeylerin merkezinde, bu sonsuz internet âleminin içinde “ben” -yani kendileri- var. Artık teknoloji insanlar için değil, insanlar teknoloji için var.Son yaklaşıyor...Teknolojinin yanlış kullanımı, çöken ekonomi ve ahlak sisteminin ortasında bir idealar bütünü yükseliyor: Stella Terra. Stella Terra, bir ülkenin olabileceğinden çok daha fazlası. Kendisi için üreten ve insanları için refah seviyesini en üste taşıyan, sağlık ve turizmde emsallerinden en az on yıl ileride olan bir ada ülkesi. Birleşmiş Milletler, Birleşmiş Milletler olması gerçeğine dayanarak Stella Terra'ya dört kişilik bir araştırma ekibi gönderir. Ekip, ziyaretini sürdürürken dünyadaki bütün internet, ağ ve iletişim araçları yok edilir. İnterneti geri getirmek için Stella Terra'nın lejyonları sahneye çıkıyor: Felix, Aria, Evelyn ve Hope (yanından geçerken yüzünüzü ekşitmezseniz ve her kadın gibi onu görmezden gelmezseniz aslında onu çok seversiniz.)“Şimdiden Stella Terra'ya hoş geldiniz.”