Ricardo Piglia, “Her şeyin yazılmış olduğu, kitaba doymuş bir evrende bir kitap ancak yeniden ve farklı şekilde okunabilir” görüşünü savunarak kitabında ezeli ve ebedi son okur imgesine odaklanıyor. Peki kimdir bu son okur? Kör olana kadar okumayı bırakmayan Borges mi, tek isteği aralıksız okumak ve yazmak olan Kafka mı, çatışmaya beş kala ağaca çıkıp kitap okuyan Che Guevara mı? Yazar sevgililerinin metinlerinin son okuru olan ve büyük bir sadakatle yeniden yazan müstensih-kadınlar mı? Yoksa henüz belirsiz bir tekno-geleceğin şafağında, geçmişten tamamen kopmadan önünü görmeye çalışan biz “sıradan” okurlar mı? “Borges’in, yüzünü bir kitaba yapıştırdığı ve sayfalardaki harflerin ne olduğunu sökmeye çalıştığı bir fotoğrafı vardır. Yazar Meksika Caddesi’ndeki Ulusal Kütüphane’nin yüksek tavanlı galerilerinden birindedir; çömelmiş ve bakışlarını açık sayfaya dikmiştir. O, tanıdığımız en inatçı okurlardan biridir. Görme yetisini okurken kaybettiğini hayal edebiliriz; yine de her şeye rağmen devam etmeye çalışır. Son okurun ilk imgesi bu olabilir: Hayatını okuyarak geçiren, lambanın ışığında gözlerini kör eden bir adam. "Ben şimdi gözlerimin artık göremediği sayfaların okuruyum.”