Son Gezegen’de, Varlıklar serisinin ilk kitabı Ruhun Parmak İzi’nin kahramanları, erkeksiz bir tür olan varlıkların ortaya çıkışı anlatılıyor. Soyut düşüncelerden, duygulardan arındırılmış, bireyselliği reddeden, mantık ve toplum çıkarlarını yücelten canlılar olarak tasarlanan bu türün yaratılışı için, kendilerine “analar” denilen kırk kadın görevlendirilir ve onlar vasıtasıyla varlıklar için bir yaratılış efsanesi kurgulanır. Son Gezegen, çok uzak bir gelecekte, her şeye karşın insan kalmak isteyenlerle, kendini yok etmeye yazgılı, adına insanlık denen ölümcül illetten kurtulmak isteyenlerin çatışmasının öyküsü… Bu kitap sadece Mehmet Eroğlu külliyatında ayrıksı duracak bir metin değil, aynı zamanda edebiyatımızda konusu ve tarzıyla apayrı bir yer edinecek, insanlığın kaderi ile ilgili felsefi tartışmaları sürdürmeye devam eden eşsiz bir serüven romanı. Dünya söylencelerinde tekrarlanan kader olgusu, onu on binlerce yıl sonra burada bulmuştu... Acaba insanlık bir yerde, bir şekilde tekrar doğacak mıydı? Bunu bilmiyordu, ama insanın yaşadığı son gezegen burasıydı, bunu biliyordu. Her şeyin sonuna ulaşmıştı.