Dünya üç bölümdür: Doğu, Batı ve Türkler. Bu üç bölüm, çoğu yönden birbirinden farklıdır. Son beş yüz yıllık süreçte akıl ve bilimi terk eden Doğu ve Türkler gerilemişler, buna karşılık Batı akıl ve bilimle aydınlanma sürecine girmiştir. Ama Batı bütün gücünü ve aklını sömürgecilik için kullanmıştır. Bunun için de Batı’nın iki yüzü vardır. Bu sebeple Batı demek; sadece gazetelerin turizm sayfalarında yer alan Paris’in bohem akşamları, Prag’ta bahar, İspanya’da boğa güreşi, Venedik’te gondol sefası demek değildir! Bunlar Batı’nın sadece vitrini ve hayâl dünyasıdır! Öte yandan Batı demek; sadece bir aydınlanma, bir Fransız İhtilali ve Seneca, Kant, Hegel, Marks vb. demek değildir. Batı’nın bu görünen yüzünün arkasında başka bir Batı daha vardır. Batı’nın bu vitrin dünyasının ardındaki gerçek yüzü ve Avrupa dışında yaptıkları, bu görünen dünyadan çok farklıdır! O gerçek Batı; siyasîlerin, kapitalistlerin, orduların ve silah üreticisi bilim adamlarının oluşturduğu başka bir dünyadır! O Batı; Avrupa halklarını kendi çıkarları için dünyaya salar, savaşlar çıkartır, kıtaları yağmalar, insanları ve doğayı yok eder. Bu uğurda Hristiyanlığı bazen bir alet, bazen bir silah gibi kullanır. Bu bakımdan Batı’nın iki yüzü vardır: Bir yüzü sanat, edebiyat, felsefe, bilim, medeniyet; diğer yüzü ise şovenizm, kültür düşmanlığı, barbarlık, katliam ve sömürgeciliktir. Doğu ve Türkler, kendi kendine yeter bir bölümdür. Doğu kendini yaratmıştır. İlk icatların ve keşiflerin kökenleri Doğu’dur. Tarih, Doğu’da başlamıştır. Doğu, genellikle kendi içinde egemenlik savaşları yapmıştır. Esas hedefi, Batı değildir; Batı, yayılma alanıdır. Doğu, Batısız yaşar ama Batı, Doğusuz, hele ki Orta Doğusuz hiç yaşayamaz. Sömürge, köle, değerli maden, ham madde vd. bakımdan Doğu’dan beslenir. Doğu, Türkler ve İslam; Batı için ötekidir. Batı’nın bu “öteki” saplantısının temeli ise Batılı egemenlerin, siyasetçilerin ve din adamlarının sinsi şekilde canlı tutmaya çalıştıkları; Doğu’ya, Türklere ve İslam’a karşı bölücü, yıkıcı, sömürgeci hırsına dayanır! Bu hırs, bin yıl önce kendi adını kendi koymuştur: Haçlı!