Ksenophon’un Şölen’i, Eski Hellen yaşantısının sosyokültürel bir kurumu olan symposionu bize anlatan iki önemli kaynaktan biridir. Şölenler, genç erkeğin aristokratik topluma takdim edilmesi vesilesiyle düzenlendiği gibi, Ksenophon’un eserinde olduğu gibi, bir yarışmada kazanılan zaferin kutlaması olarak da gerçekleştirilirdi. Ksenophon’un Şölen’i iki ana konuyu işlemektedir. Katılımcıların neleri ile övündüklerini anlattıkları ilk kısımda, zenginliği, yoksulluğu, güzelliği ile övünenlerin yanında, Sokrates ise nüktedanlığını ortaya koyup diyaloğa rahat ve eğlenceli bir hava katar. Dansçı kız ile oğlana, kithara ile flüt çalanlara, soytarının gülünç sözlerine ve hareketlerine ayrılan sayfalar da şölenin eğlenceli yanını öne çıkarır ve şölenlerin sadece ciddi felsefi tartışmalardan oluşmadığını ortaya koyar. Diyalogların sık sık kesilmesi, konuşanların birbirleriyle şakalaşmaları zaman zaman gayriciddi bir atmosfer yaratır. Ksenophon yarattığı bu atmosferde, Platon’un aynı adı taşıyan diyaloğundan farklı olarak, hem Sokrates figürünü hem de şölen etkinliğini idealleştirmeden, daha gerçekçi bir şekilde bizlere sunar. Şölen’in ikinci konusuysa Eros’tur. Bu tema, bir bakıma eserin tamamında az ya da çok karşımıza çıkar. Sokrates, konuşmasında bedenin güzelliğine duyulan aşka karşı ruh güzelliğine duyulan aşkı öne çıkartır. Ancak ikincisinin insanı soylu ve iyi yapacağını belirterek şöleni felsefi bir tartışma ile taçlandırır. Bu yönüyle ele alındığında, Ksenophon’un anlatımında şölenin eğlenceli havasının yanında felsefi ve ciddi tartışmaları da eksik etmediği görülür.