Emirhan Yeniki, Tatar milletinin kültürel kodlarını gelecek kuşaklara aktarmayı kendisine görev addeden, tanık olduğu olaylar ile gerek insanları gerek yönetim politikalarını açıkça eleştirebilme cesareti gösteren ve üslubu ile kendisinden sonra gelen yazarlara dokunabilmeyi başaran modern Tatar edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Titizlik ile işlediği hikâyeleri bildiğimiz ama hayatın ritmi içinde farkına varamadığımız insancıl duyguları yeniden canlandırmakla beraber toplumsal sorunları da işler. Satırlar arasında zaman, akrep ve yelkovan arasına sığdırılan bir süreden öte mevsimler aracılığıyla insanı kimi zaman hüzün kimi zaman mutluluk atmosferine çeken bir güce, mekan ise karakterleri psikolojileri ile sınadığı algısal bir boyuta dönüşür.İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yazdığı bu kitapta yer alan hikâyelerinde Emirhan Yeniki, Bir Saatliğine kitabının aksine, savaş konularından uzaklaşarak toplumsal, ekonomik ve dinî hayattaki aksaklıkları gündemine taşır. Kriz anlarını fırsata çevirmeye çalışan ya da yeni yönetimle iyi ilişkiler kurabilmek için olağanüstü gayret gösteren uyanık karakterler aracılığı ile yazar, ilişkilerin çıkar üzerine kurulduğuna işaret ederken öykülerindeki kurgu ve karakter çeşitliliği ile bu yönelişin kangren gibi toplumun kılcal damarlarına kadar yayıldığını da ima ediyor.