Shoah, Claude Lanzmann’ın on yılı aşkın sürede çekimlerini tamamladığı, Yahudi Soykırımı ile ilgili dokuz saatlik belgesel filminin, en az filmdeki görüntüler kadar çarpıcı “senaryosu”. Yeniden canlandırmaya veya arşiv görüntülerine başvurmadan, yalnızca tanıklıklarla ilerleyen 1985 tarihli film, Simone de Beauvoir’ın deyimiyle “katıksız bir başyapıt”. Claude Lanzmann, Yahudi Soykırımı konusunda çekilmiş iki önemli filmden –Billy Wilder’ın Ölüm Değirmenleri (1945), Alain Resnais’nin Gece ve Sis (1956)– yıllar sonra tarifsiz acıların yaşandığı yerleri ziyaret eder ve hem çalışma kamplarından kurtulmuş Yahudilerin hem de kamplarda görevli eski Nazilerin birebir tanıklığına başvurur; gaz odalarına gelenlerin saçlarını kesen ve birazdan başlarına gelecekleri onlara söyleyemeyen Yahudi berber, Yahudilerin evine yerleşen Polonyalı çift, Avrupa’nın dört bir yanından toplanıp trenlerle taşınan, haklarında ölüm kararı çoktan verilmiş binlerce kurbanı el kol hareketleriyle uyaran köylüler… Shoah, geçmişi kazıp çıkarmaktan ziyade geçmişin yaşadığımız andaki mevcudiyetini gösteren büyük bir eser.