‘‘Odamdaki gökyüzüm tamamlandığında çok mutlu olmuştum. Önceden planladığım gibi banyo tasına su ve bulaşık deterjanını koyup, küçük bir hortum parçasıyla baloncuk yapmaya başladım. Baloncuklarım tavana, yani gökyüzüme değdiğinde etrafa küçük köpükler sıçratarak patlıyorlardı. Baloncuklarımın yolculuğu fazla uzun sürmüyordu. Çocukluğumdaki o umursamaz, dertsiz, telaşsız anları canlandırmaya ve o özgürlüğü, günahsızlığı hissetmeye çalıştım. Bedenim odadaydı; ama ruhum, gecekondumuzun kömürlüğünün üzerinde, bacaklarını aşağı sarkıtmış, gökyüzüne baloncuk yollayan, başında günah değil de saç taşıyan küçük çocuklaydı.’’