Tülin’i bu parkta, bu banklardan birinde bırakıp gittim. “Gitme!” demedi. Deseydi kalırdım, demedi. O günden sonra bir daha buraya uğramadım. Çok geçmeden, kendinden epeyce yaşlı ve zengin bir adamla evlendiğini duydum. İnanamadım. Beni o yaşlı ve zengin adam için terk etmiş gibi geldi bana. Bir daha ne adını andım ne de benim yanımda adı anıldı. Hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Aynı işyerinde çalışmaya devam etti mi, çoluk çocuğu oldu mu, hâlâ Ankara’da mı yaşıyor, bilmiyorum. İstesem öğrenirdim ama istemedim. Sizin sesiniz aynen onun sesi Feyza Hanım. Bugün doktorda işim olmadığı halde sizin için, sesinizi duymak için geldim.” Feyza, ses çıkarmadan dinliyor, sessiz gözyaşı döküyordu. *** Seninle Bin Yıl, sahici aşkın insanı kötülüklerden koruyacağına inanan yazarımızın çoğunlukla “aşk” konulu öykülerinden oluşmaktadır.