Semmelweis: Kışkırtıcı bir dehaya, bir başka kışkırtıcı dehadan iadeiitibar. “Antisepsi’nin Babası” olarak bilinen Ignaz Philipp Semmelweis, Pasteur’den yaklaşık kırk yıl önce, bulaşıcı hastalıklara mikroorganizmaların sebep olduğunu, kadın doğum koğuşlarındaki lohusa hummasının sebeplerini gözlemlerken keşfetmiş bir tıp doktorudur. Ne var ki keşfinin gereklerini, insanlığın yararı için derhal ve yaygın bir biçimde hayata geçiremez. Mesleki hırs ve çekişmeler, saygın doktorların seçkinciliği ve dar görüşlülüğü Semmelweis’a engel olur. İnatçı, sabırsız, hatta saldırgan bir karaktere sahip Semmelweis tıp camiasının baskı ve yok saymalarını kaldıramaz ve bir akıl hastanesinde can verir. İşte bu tartışmalı ve trajik yaşamöyküsü, ölümünden altmış yıl sonra, tıpkı Semmelweis gibi hekim adayı olan Louis-Ferdinand Céline tarafından bitirme tezi olarak kaleme alınır. Bu sansasyonel yaşamı tez formu içinde anıtsallaştırmak, belki de ancak Céline gibi aykırı bir dehanın aklına gelip altından kalkabileceği kadar büyük bir iştir. Céline külliyatının bugüne dek Türkçede eksik kalan bu önemli parçasını, kimilerine göre yazarın ilk yapıtı olan Semmelweis’ı Ayberk Erkay Fransızca aslından çevirdi. “Gerçek bir modern kahraman fikri… Semmelweis, benim kahramanım.” Kurt Vonnegut.