Bu dersleri vermeye başladığımda savaş daha ufukta yoktu. Ancak, Rusya’nın Doğu Avrupa içinde yer alan Ukrayna’ya 24 Şubat 2022’de savaş açmasıyla savaş gerçek olarak çıktı karşımıza. Sanki Nazilerden arınacaktı bu ülke. Halbuki saldırılan ülkelerde milli duygular her seferinde biraz daha yükselmekteydi. Paralı askerlere (Wagner Grubu) ihtiyaç, eski savaşlarda olduğu gibi sürmekte. İkinci Dünya Savaşı “artık savaş olmayacak” hissiyle sonlanmıştı. Ama o günden bugüne dünyada, Avrupa’da daha az görünse de, savaştan bir türlü çıkamadık. 1945’ten beri Batılı devletler, bağımsızlık mücadelesi veren ülkelere karşı hiç savaş kazanamadı. Bu bile günümüzde savaşın milli bir dava olduğunu azımsanamayacak kadar güçlü bir şekilde göstermekte. Eski Kraliyet Avrupa’sında savaşlar milli ordularla veya milislerle değil, profesyonel savaşçılarla yapılmaktaydı. Ordunun milliyeti yoktu; paralı askerler gibi savaşa giden insanlar vardı, İspanya İç Savaşı’nda olduğu gibi veya bugünkü savaşlarda göründüğü gibi. Milli nitelikli savaşlardan uzaklaşmaya başlayan dinî veya ideolojik savaşlar 1990’larda parçalanan Yugoslavya’nın içinde etnik ve dinî savaşlara dönüşmüş, 2001 sonrasındaysa, “İkiz Kuleler”in yıkılmasıyla birlikte dinî bir terim olan “kötülük ekseni”yle başka bir savaş başlamıştı. Eski Yunan’dan Kraliyet Avrupa’sına, Napoléon savaşlarıyla Hegel’den Schmitt’in “toprağın nomosu”na kadar bugün varlık sorunu olarak savaş ontolojik bir karakter taşımaktadır.