“Sophokles ve Euripides ihtiyaçları olan dili bulduklarında, gençler henüz sadece nutuk çekmekle yetiniyorlardı. Pindaros ve dokuz lirik şair kendi dizelerini yazarken Homeros'un dizelerinden özenle kaçınıyordu ve henüz özel hocalar öğrencilerin dehasını yerle bir etmemişti. Kanıt için şairlere de başvurmam gerekmiyor; Platon’un yahut Demosthenes'in böyle bir eğitim aldıklarını kesinlikle sanmıyorum. Büyük ve tabiri caizse mütevazı bir konuşma süslü veya abartılı sözlerle değil, içsel güzellikle meydana gelir.” MS 27-66 yılları arasında yaşamış olan Romalı yazar Gaius Petronius, Satyricon adlı bu eserinde kendi döneminin absürt bir eleştirisini sunar. Bu eleştiri bilhassa dönemin aristokratlarına, hatta bizzat İmparator Nero’ya yöneliktir. Eserin asıl konusu Encolpius ve Giton isimli iki genç delikanlının aşk hikâyesidir. Dostları Ascyltos’un da onlara katılmasıyla bu aşk hikâyesi, aşk üçgenine dönüşür; fakat bu delikanlıların başlarına gelen alışılmışın dışında olaylar, hikâyeyi bambaşka bir noktaya taşır. Romalı aristokratların karikatürize bir tezahürü olan lüks düşkünü Trimalchio ile karısı Fortunata da hikâyenin ilgi çekici karakterlerindendir. Yazar, özellikle Trimalchio’nun akşam yemeği sahnelerinde Roma aristokrasisinin lüks düşkünlüğüne, yarattıkları israfa ve yozlaşmışlıklarına bilhassa dikkat çekiyormuş gibi görünür. Satyricon, günlük Latincenin paha biçilmez bir kanıtı haline gelen açıklamalar, konuşmalar ve hikâyeler sunar. Ünlü İtalyan yönetmen Federico Fellini’nin 1969’da beyaz perdeye de aktardığı Satyricon, Roma edebiyatının günümüze kalan en tartışmalı ve sansasyonel eserlerinden biri sayılır. Eser, F. Scott Fitzgerald, Oscar Wilde, T. S. Eliot, Isaac Asimov gibi pek çok modern yazarı etkilemiş ve bu isimler eserlerinde Satyricon’a atıfta bulunmuşlardır.