(...) Eskiler günümüz koşullarını hayal bile edemezlerdi; ama gerçek şu ki, buraya onların başlattığı koşullardan çıkıp geldik. Zorunluluklar, planlar, tesadüfler ve sürprizler iç içe gelişti, birbirlerini tetikledi. Ölü bir bedenin tüm toplumsal değerleri sarsacak gücü; soylular, burjuvalar, dinsel çevreler, devlet ve en çok da kendi içsel çekişmeleriyle çevrelenmiş sanatçının kendini var etme gayreti; sanat yapıtlarını barındıran müzenin bir kurum olarak araçsallığı; yapıtı ortaya çıkaran maddi unsurların yanı sıra yapıtın aslında kime ait olduğu; modernist figür/soyut paradigmasının postmodern anlamsızlığı; yeni dünya düzeninin yeni liberal ikliminde sanatçı; küresel sermaye çevrelerinin yarattığı özgürlük yanılsaması içerisinde aygıtlaşan sanat ideolojisi; bir araç olarak gülmenin sanatsal ve siyasal bağlamı; baskıresim, gösteri, sinema ve tiyatro gibi alanlarda genişleyen sınırlar; sanatta umut, umutsuzluk ve cesaret kavramları; evrensel hakikat anlayışı çökerken mevcut çoğul durumun yeni olanakları kucaklayan yapısı… Elinizdeki kitap, bu ilişkileri örnekleyen metinleri bir araya getiriyor. Geçmişten söz ederken bugünde, bireyden söz ederken toplumda, sanattan söz ederken yaşamın her alanında köprüler kuruyor. Sanat, sanat tarihi ve estetiğin disiplinlerarası kavşağında duranlar için...