Samira’dan sakladığı masallarını, sadece onun annesine gösteriyordu masal ağacı. Bu ağacın gölgesinde büyüyen Samira’nın, kaybolan annesinin peşini bırakmaya hiç niyeti yoktu. Yıllar sonra, annesi gibi masallar yazan bir genç kız olarak döndü büyülü masal ormanına. Annesini bulması sandığı kadar kolay değildi. Önce baykuş Hodi’yi mi bulmalıydı? Belki de General Çako, koşardı yardımına… Sihirli yüzüğü olmadan başaramazdı. Bir yolu olmalıydı. Üstelik artık yalnız da değildi. Masallarını resimleyip can veren en yakın arkadaşı Mirenda da yanındaydı. Annesini kurtarmanın bir yolu, mutlaka olmalıydı! En büyük zorlukların dahi, hayallerimizin gücü, sahip olduğumuz yeteneklerimiz ve kendimize olan inancımızla aşılabileceğini, masalsı bir dille anlatan bu kitap, sadece çocuklar için değil, hayal kurmayı unutan yetişkinler için de ilham verici! “Bir gün geri dönüp annemi kurtaracağım hayaliyle bir sürü masal yazdım. Bazen yazıyor, bazen anlatıyordum, Mirenda ise çizip boyuyordu bu masalları. Biz iki çocuk, kovuyorduk dünyamızdan bütün canavarları.”