Yaşadığımız dünyanın gerçekliğini, somut verilerle incelemek yerine bir yazarın kurguladığı metin ile anlamak mümkün mü? Yazar, Sahte Kâr romanı ile bu soruya “evet” cevabını verdiği iddiasında. Hakan Persan’ın adli bir olay nedeniyle geldiği jandarma karakolunda alınan ifadesi üzerinden, iş dünyasının içindekilerinin, duygularına, onları harekete geçiren ya da durduran, yaptıklarını sorgulatan kişiliklerine tanıklık ediyoruz. Romana konu edilen her bir karakter otobiyografik anlatımlarıyla, paranın ve güç kazanma hırsının, hem kendi hayatlarını hem de insana ait değerleri nasıl hızla tahrip ettiğini okuyuculara hatırlatıyor. Her defasında, geri dönmenin mümkün olup olmadığı ya da geri dönmenin maliyeti üzerinden bir sorgulama yapan karakterlerle örülmüş bir ticari ortaklık hikâyesi Sahte Kâr.