Bu kitap, makine mühendisi olacakken tesadüfen doktor olmuş, doktorluğu çok sevmiş, hekimliği severek uygulamış, bildiklerini öğrencilerine severek öğretmeye çalışmış bir hekimin feryadıdır. Hekimin muayene için gelen hastası ile yaptığı konuşmaya tıp dilinde “anamnez alma” ve ardından iznini alarak hastayı muayene etmeye başlaması işlemine de “fizik muayene” adı verilir. Son yıllarda sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ve hastanın bir müşteri gibi görülmesinin ardından hastalıkların tanımlanmasında bu iki önemli yöntemin yerine ileri teknolojilerin ürünü ve oldukça pahalı laboratuvar tetkiklerinin konulması hekimlerin tanı koymakta zorlanmasına, hastalarla sürekli karşı karşıya gelmesine sebep olmaktadır. Sanıldığının aksine, bilgisayar teknolojisine dayalı hiçbir ileri teşhis yöntemi anamnez ve fizik muayenenin yerini alabilmiş değildir. Bu kitabın yazarı hastalarına zaman ayırmanın, anamnez almak ve yeterli fizik muayene yapmanın hekimler açısından bir etik gereklilik olduğunu düşünmektedir. Kitapta yer alan anılar ve gerçek hayat hikâyeleri sağlık sisteminin geldiği yerin sorgulanması ve hastaların müşteri olarak görülmesinin irdelenmesidir. Bu yüzden bu kitap sevgili Füruzan’ın deyimiyle “Bir ahlak kitabıdır” da.