İlk olarak 1953 yılında, Galaxy Magazine’de tefrika edilen Çelik Mağaralar’ı yazarken Isaac Asimov’un aklında bilimkurgunun tek başına sınırlı bir tür olmadığı, edebiyatın her türüne uygulanabileceği fikri vardı. Dönemin popüler türlerinden olan dedektif öyküleri ile bilimkurguyu başarıyla birleştirerek türe farklı kapıları açtı. Vakıf Serisi’nden birkaç yıl sonra yayımlanan ve Galaktik İmparatorluk’un yükselişi, çöküşü ve onu izleyen iki Vakıf’ın kurulmasıyla sonuçlanan uzak geleceğin binlerce yıl öncesini anlatan, Asimov’un kompleks evreninin diğer parçası Robot Serisi böylece şekillenmeye başladı. Dedektif Elijah Baley, “tuhaf” bir cinayeti çözmesi için bir Uzaycı gezegeni olan Aurora’ya çağrılmıştı. Öldürülen, yani zihni bloke edilen ise bir robottu. Genel kanı ise bunu yapabilecek tek kişinin Baley’nin daha önce yardım ettiği Han Fastolfe olduğuydu. Baley’nin ve robot ortağı R. Daneel Olivaw’ın Dünya’nın uzaya açılmasında en büyük umudu olarak görünen ve cinayeti işlemediğini söyleyen Fastolfe’un masum olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. Aksi hâlde hem Dünya hem de Elijah Baley için tehlike çanları çalmaya başlayacaktı.