"Uyanıklıkta da rüyada da aynı yetiler iş başındadır ama birinde gerilim altında, diğerinde gevşektirler. Rüya tüm zihinsel yaşamı barındırır, sadece odaklanma eksiktir. Yine algılarız, yine hatırlarız, yine akıl yürütürüz: Algılar, anılar ve uslamlamalar rüya gören kişide bolca görülebilir ama zihin sahasında bu bolluk hiçbir anlam ifade etmez. Çaba gerektiren şey, söz konusu düzenlemenin kesinliğidir." Rüya Üzerine'nin bu edisyonunda Bergson'un Londra Psikoloji Enstitüsü'nde verdiği rüya üzerine dersi ve Stevenson'ın rüyalar üzerine denemesini bir arada veriyoruz. Bergson için rüya hali ve uyanıklık halinde zihnin işleyiş mekanizması prensipte aynıdır. Aralarındaki asıl fark uykuda kayıtsızlık, uyanıklıkta gerginlik halinin hâkim olmasıdır. Rüyaların malzemelerinin nihai kaynağı (çağrışımların ilişki kurduğu temel) bellektir ve bellekten hangi içeriğin yüzeye çıkacağını belirleyen şeyse ister iç dünyada yaşanan ister dış dünyadan duyular aracılığıyla algılanan çağrışımlardır. Düalite temasının en ünlü örneklerinden birini vermiş olan R. L. Stevenson'ın, yani Dr. Jekyll ile Bay Hyde'ın yazarının rüyalar üzerine yorumu ya da daha doğrusu rüyalara biçtiği değer nispeten farklıdır. Zira burada bir filozofun ve roman yazarının aynı konuya yaklaşımındaki farklılıklar kendini gösteriyor, rüyaların işlevsel değerinin ne olduğunu anlamak yerine yaratıcılık bakımından ne rol taşıdıklarını anlama kaygısı ediniliyor. Stevenson için rüya hali, "perilerinin" iş başında olduğu, kendisine hikâyelerinin neredeyse tümünün sağlandığı haldir. Hikâyelerinin başlangıç sahnelerini sağlayan rüyalardır, yazarsa sadece ayrıntıları dolduran kişidir.