Rüya, İnşa, İtiraz ismi, kitabın amacının ne olduğunu ve içinde nelerden söz edildiğini açık biçimde özetliyor. Hatta güncel mimarlık düşüncesi ortamına ve onun işleme mekanizmasına bir teşhis koyuyor. Şöyle ki, önce, mimari bilgilenme süreci burada ‘rüya’ metaforuyla özetlenen bir otomatizmle yaşanır. Mimarlık adına bilinegelenler çoğu zaman farkına bile varılmaksızın öğrenilir. Ardından ‘inşa’ metaforuyla anlatılan öğrenilenleri içselleştirme ve uygulama sürecinden geçilir. Onu izleyen ‘düşyıkımı’ rüyaların rüya, bilinenlerinse feda edilebilir olduğunu fark etmek anlamına gelir. Onlardan vazgeçebilme fırsatlarının bulunduğu böyle bir farkındalıkla kavranır. Son aşamaysa asıl verimli düşünsel imkânların yaratılacağı bir ‘itiraz’ etme ve o sayede yeni tasarımsal, kuramsal ve inşai imkânları ortaya koyma evresidir. En azından öyle olması umulur ya da öyle bir olasılık vardır. Çünkü düşünmek demek, öğrenilenlerle sonradan gözlemlenenler arasında çelişmeler ve onlardan doğan gerilimler üretmek demek. Dolayısıyla, okuyanın bildiği ve inandığı konulardan konuşurken, bilinegelenlerin gerçeğin ta kendisi olduğu konusunda kuşku uyandırabiliyorsa, bu kitabın bir işe yaraması mümkündür.