“Pek çok çağdaş analist gibi beni de özellikle iki problem çok meşgul etti, bunlardan ilki hastalarımla anlamlı bir bağ kurmak, ikincisi ise kendini tekrarlayan, durağan ve verimsiz hâle gelen analizlerle başa çıkmak. Böyle hastalarla deneyimlerim, kaygı ve acıdan korunmalarını sağlayan ruhsal durumlar yaratmak için çeşitli mekanizmalara başvurduklarını gözlemlememe neden oldu. Analistle bağlantılarını koparıp, genellikle uzamsal olarak saklanabilecekleri bir yer gibi deneyimledikleri bu ruhsal durumlarda inzivaya çekiliyorlardı. Bunları ruhsal inzivalar, sığınaklar, barınaklar, korunaklar ya da güvenli limanlar olarak adlandırdım ve bu kitap bunların faaliyet gösterme biçimleri hakkında. Ruhsal inzivaların belki de en zorlayıcı türü, sahte bir temasın teklif edildiği ve analistin yüzeysel, sahtekâr ya da sapkın yollara başvurmaya davet edildiği türüdür. Bu tepkiler zaman zaman analistin sakarlık ya da patavatsızlıklarından kaynaklanıyormuş gibi görünse de dikkatle yürütülen analizlerde bile hastayla temasın koptuğu zamanlar olur. Hastalar koruyucu bir zırh ya da saklanılacak bir yer işlevi gören güçlü bir savunma sisteminin arkasına çekilir ve bazen kabuğundan çıkan bir salyangoz gibi büyük bir temkinlilikle ortaya çıkıp, temas acı ya da kaygıya yol açtığında nasıl tekrar geri çekildikleri gözlemlenebilir. Gerçekleri uygun bir biçimde gözden uzak tutan ve aynı anda hem bilmeye hem de bilmemeye olanak sağlayan gözünü yumma gibi mekanizmalar oldukça patolojik olabilir, gerçeğin çarpıtılmasına ve saptırılmasına yol açabilir ama yine de gerçeğe yönelik saygı ve korkuyu yansıttıklarının, gizli işbirliğiyle örtbas etmeye yol açanın bu korku olduğunun farkına varılması önemlidir. Bu mekanizma sapkınlıklarda gerçekle başa çıkmak için kullanılan mekanizmalarla ilişkilidir ve gerçeğin çarpıtılıp saptırılmasına yol açan bir gerçek sapkınlığı gibi düşünülebilir.” – John Steiner “Bu sayfalardaki harikulade empati, ince anlayış, etkileyici sabır ve canlandırıcı içtenliğe yalnızca hayranlık duyulabilir. Ama John Steiner’ın çalışmasının dikkatli bir okuması hayranlık uyandırmanın yanı sıra analist veya psikoterapistin klinik becerisine önemli katkılarda da bulunacaktır. Steiner’ın açıklayıcı yaklaşımı, ciddi derecede rahatsız hastalarla yapılan terapötik çalışmadaki kaçınılmaz surette acı verici ve cesaret kırıcı kısımlar –tam da biz ruh sağlığı çalışanlarının kariyerlerimiz boyunca tekrar tekrar karşılaşmak zorunda kaldığı türden çalışmalar– bakımından özel bir değere sahiptir.” – Roy Schafer