Bilimin romantiği olur mu, demeyin. “Bilimsel bakış değişmezlik içeren bir dogma değildir. Örneğin, tıp ve hekimlikte bilimin güncel verileriyle ele alınan her sorun kişinin yaşantısına ve kişiliğine bağlı etkenlere göre yaşanır. Bir yandan sosyal ve ekonomik belirleyicilerin gölgesi bu yaşantının üzerine düşer. Hekimler, klinisyenler ne olup bittiğini moleküler düzeyden kişinin yaşantısına kadar taşıyıp hastanın ve çevresinin dünyası içinde yer aldıklarında, romantik bilim ilkeleri işlemeye başlar.” Yankı Yazgan Romantik Bilim’deki yazılarının bazılarında 1980’lerin başında henüz oturduğu hekim koltuğundan, bazılarında gazete köşelerinden okuruyla adeta karşılıklı sohbet ediyor. Son 40 yıllık dönemin geçen yüzyıldaki kısmında yazdığı yazılarda, beyin ve davranış bilimleri ile gündelik yaşantılar arasındaki bağlantıları anlamaya çalışırken öğrendiklerini paylaşıyor. Yetişkin hayata yaşanabilir bir yeryüzü, barışçı ve eşitlikçi bir toplum ve mutluluk ve sağlık arayışları ile başlamış bir genç hekim/araştırmacının bilim, ruh sağlığı ve gündelik hayat hakkında yazdıklarında hayatlarımızda yıllar içinde aynı kalanları ve değişenleri de izleyeceksiniz.