“Tom, bir şey yapılacaksa burada yapılması gerek, diye düşündü. Yeterince planlamamıştı oysa; hiçbir şey tasarlamamıştı. Kımılda, dedi kendi kendine, davran hadi! Yine de, ağır adımlarla ortalıkta dolaşmaktan, şişeleri seyredip birkaçının kırmızı yaldızlı kâğıda sarılmış boynuna dokunmaktan başka bir şey yapmadı. Raflardan bir şişe çekerek, ‘Margaux,’ dedi. ‘Bunu beğenmiştin.’” Londra’da bir resim galerisi, ölmüş bir ressam üzerinden bir dolap çevirmektedir. Amerikalı bir amatörün şüpheye düşüp Londra’ya gelmesiyle oyun tehlikeye girer. Galeri sahipleri bu büyük soruna bir çözüm bulamadıkları için iş yine Tom Ripley’ye kalacaktır. Ripley serisinin ikinci kitabında Tom Ripley bu sefer evlenip yerleştiği Fransa’da, hem akladığı itibarını, hem İngiltere’de kurduğu düzenden sağladığı geliri, hem de öz saygısını korumak için karanlık işlere giriyor. “Highsmith’in Tom Ripley’yi ele alışındaki parlaklık, hem kahraman hem şeytani bir Amerikan hayalperestini büyük bir denge içinde aynı karakterde yaşatma yeteneğidir – böylece, kahramanın davranışları Gatsby gibi bir dolandırıcıdan çok daha sosyopatik hale gelse bile bizi onun tarafında tutar.” FRANK RICH, NEW YORK TIMES MAGAZINE