“Tanrım! Dadaloğlu’yla atışacak sözler, yüzündeki yenilgiyi görecek gözler ver bana…” Bir yanda Yaşar Kemal’in “Kürtlerin Homeros’u” diye andığı Evdal, diğer yanda fermanlara dağlarla kafa tutan Dadaloğlu; bir yanda Kozanoğlu isyanını bastırmak için Çukurova’da bulunan büyük Osmanlı birliği, bir yanda Avşar Türkmenleri... Ozanca söylenen her sözün yaban kaldığı, âşık atışmalarının cenk meydanlarına eğlence kılındığı bir zamanda, silahların gölgesinde sazıyla sözüyle karşı karşıya gelen iki büyük ozanın hikâyesi bu. Abdullah Aren Çelik, Vedat Türkali Edebiyat Ödülleri’nde “Jüri Özel Ödülü”ne değer bulunan Yediler Teknesi’nin ardından, Revan ile yeni bir yola koyuluyor, dostluğu ve aşkı sınayan büyük bir hesaplaşmanın izini sürüyor. Korkuyorum ama yalnızca ölümden değil, hayattan da korkuyorum. Yalnızlıktan, aşktan, âşıktan, yaşlılıktan, bir hayvandan, bir böcekten, senden, kendimden, yaşamaktan, yaşayamamaktan, yaşarken çürümekten, bir çiçekten bile korkuyorum. Korkuyorum çünkü yaşarken hayatın hakkını verememekten ödüm kopuyor.