Elinizdeki kitap, son derece stratejik bir alana ışık tutmakta; propaganda, güvenlik, terörizm ve siyaset arasındaki ilişkiyi tarihsel bağlamlarında ve farklı açılardan analitik bir biçimde ele almaktadır. Bu bağlamda, uluslararası güvenlik alanının algı yönetimi teknikleriyle nasıl "güvenlikleştirildiği" dikkat çeken başlıca konulardan birisidir. Malum 11 Eylül sonrasında büyük bir kırılma yaşayan güvenlik paradigması, yeni güvenlikleştirme tekniklerinin devreye girmesiyle birlikte küresel toplumun merkezine oturmuştur. Bu minvalde kitap, aynı zamanda söz konusu yeni paradigma ekseninde istihbarat ve propaganda savaşı arasındaki yakın ilişkiyi gözler önüne sermektedir. Bu yönüyle çalışma, yeni güvenlik paradigmasının oluşumuna kaynaklık eden terör örgütlerinin, propaganda ile aralarında var olan stratejik ilişkinin nasıl, hangi maksatla ve ne tür koşullara göre şekillendiğini detaylı örneklerle analiz etmektedir. Diğer taraftan kitap, propagandanın günümüzde en fazla kıymet atfedilen ve popüler kullanım alanlarından birisini temsil eden sinema ile kurduğu ilişkiyi de irdelemektedir. Bu bağlamda sinema dünyasının; propaganda, algı yönetimi ve örtülü mesajlara hizmet eden son derece yüksek etki gücüne haiz bir alan olduğu örneklerle sunulmaktadır. Yine bu hususta, edebiyat ve sinema dünyasının propaganda faaliyetleri amacıyla birbirleriyle nasıl entegre ve eş zamanlı kullanılabildikleri de ortaya koyulmaktadır.