Bazen kötü yaşanmışlıkların geçmişte kaldığını düşünür, tüm bu olanları değiştiremeyeceğini anlardı. Anlamış olması, yeni planlar yapmasına neden olsa da başarıya ulaşamıyordu. “Ömrümü adayacağım bir şey söyleyin bana, uğrunda ölmek dahi huzurdur.” yazmıştı bir kere defterine.Her şeyin doğrusunu bildiğini sanmak, bundan emin olmak bile anlamsızdı. İnsanların birçoğu iki kere ikinin dört ettiğini bir ezber sonucu öğrenmişti. Yaşadıkları hayat; toplumun, ailelerinin onlara sunduğu bir ezberin neticesiydi. Kendi fikirlerinin, kendi isteklerinin zamanla kaybolduğu bir hayattı yaşadıkları. Umut reddediyordu bu hayatı, tek sorunuysa geçmişinin bir an bile peşini bırakmamasıydı.Sorumsuz babasının sebep olduğu olay neticesinde kendini ağır bir depresyonun ortasında bulan Duygu ise içindeki en iyiyi ararken Umut ile karşılaşır. Her ikisine de sunulan yanlış hayata rağmen doğrunun peşinde birbirlerinden güç alarak yürüme istekleri zamanla aşka dönüşür. Duygu’nun babası Cemal’in verdiği kararların arkasındaki kadın Aslı ile yaptığı planlar ve karakterlerin kendi içindeki psikolojik sorgulamaları ise olayları içinden çıkılmaz bir hâle getirir ve hepsinin ayrı ayrı yaptıkları planları da ortaya çıkararak farklı bir sona sürükler.