İki üniversite vardır: Biri olması gereken üniversite, diğeri ise olan üniversite. Olması gereken üniversite genel toplumsal yararı gözeterek neden-sonuç ilişkisi içerisinde bilimsel bilgi üreten, bununla yetinmeyip ürettiği bu bilginin uygulamaya geçmesinin siyasetini de yapandır. Somut tarihsel gerçeklik üniversite kurumlarının bu çizgiden uzak olduğu yönündedir. Üniversiteler, tarihsel süreçte büyük ölçüde egemen sınıfların tahakkümü altında güç ve iktidar ilişkilerinin yeniden üretimine katkı sunan bir işlev görmüştür. Olan üniversite ile kastedilen tam da budur. Günümüz üniversiteleri de egemen konumdaki yeni liberal ideolojinin tahakkümü altındadır. Bu kitap olan üniversitenin bu halini sosyal bilimlerdeki öğretim süreçleri üzerinden irdelemektedir. Sosyal bilimlerdeki öğretim süreçleri, pedagojik olarak, neredeyse bütünüyle, egemen ideolojiye göre kurgulanmış durumdadır. Bu tahakküm altında sosyal bilim öğrenimi görenlere, egemen ideoloji ve bu ideolojinin toplumsal olgu ve olaylara bakışı nesnel bilimsel gerçekliğin kendisiymiş gibi bir düşünce aşılanmaktadır. Bu kitap, söz konusu bu durumu ifşa etmeye çalışmaktadır.